Hepiniz duymuşsunuzdur; “yapılan araştırmaya göre, kişi günlük hayatını birlikte geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır” önermesini. Çok etkilenmiş olabileceğiniz gibi dikkatinizi hiç çekmemiş de olabilir. Ancak öyle ya da böyle mutlaka hayatınızdaki o 5 kişiyi düşünmüşsünüzdür. Bu önerme aslında tam da burada etkisini göstermeye başlıyor. Her ne kadar atalarımız çok daha önceleri “Üzüm üzüme baka baka kararır” demiş olsalar da bunun kadar çarpıcı olmamıştır bu söz. Kim bilir belki de bu işler üzümle falan olmuyordur. Metaforlardan ziyade daha gerçekçi bir yerden yakalamak gerekiyordur insanları belki de.
Madem 5’ten gidiyoruz bir önerme de benden gelsin. Yapmaya niyetlendiğiniz her ne varsa eğer o şey hayatınızdaki en önemli ilk 5 listesinde yer almıyorsa onu yapamazsınız! Elbette yapmaya niyetlendiğiniz şeyin zaman ve emek gerektiren bir süreç olması lazım. İngilizce öğrenmek gibi…
Şimdi gelelim ilk 5 listesi ile İngilizce öğrenmek arasındaki ilişkiye. Burada çok ince bir çizgi var. İngilizce öğrenmek istiyorsunuz veya bu isteğinizi dile getiriyorsunuz diyelim. O ANDA TELEFONA SARILIP BİR KURS VEYA BİR ÖĞRETMEN İLE İLETİŞİME GEÇMEYİN. LÜTFEN GEÇMEYİN! Bu kurslar sizler gibi birden bire “İngilizcesi” gelen kişilerle dolu. Bu öğretmeler öğrenci listelerinden sizler gibi öğrencilerin adını çıkarmakla meşgul. Neden peki? Çünkü konuştuğunuz bir arkadaşınızdan veya gördüğünüz bir tabeladan ilham alıp elbette İngilizce öğrenme arzusu ile dolabilirsiniz. Bu çok normal. Ancak siz istek mertebesinden eylem mertebesine terfi etmeden hayatınızda hiçbir şeyi başaramazsınız. Tam da bu esnada ilk 5 listenizi gözden geçirmeden kendinizi bir kursta bulursanız bir kere daha “bile bile lades” demiş olursunuz.

İlk 5 listeniz için ihtimallere bakalım. Genelde bu listenin ilk 3 maddesi tabiri caizse anayasanın ilk 3 maddesi gibidir. Değiştirilmez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez. Akıldan bile geçirilemez. Peki ya sonraki maddeler? İstek mertebesinden eylem mertebesine geçebilmeniz için İngilizceyi ya 4. ya da 5. sıraya koymanız gerekmektedir. Yani İngilizceyi 4. sıraya koyduğunuzda belirli bir süre neyden fedakârlık yapacaksınız? Arkadaş ortamlarına katılmaktan mı? Spordan? Geziden mi? Aklınızda deli sorular var belki. Bu listeyi olduğu gibi tutup yine de İngilizce öğrenemez miyiz? Eğer arabayla 5 saat sürecek konforlu bir şehirler arası yolcuğu 15 saatte ve berbat bir şekilde tamamladığınızda en nihayetinde siz o şehre gitmiş oluyor musunuz? Evet. Peki hem 3 kat daha fazla zaman harcayıp bir o kadar da verimsiz bir İngilizce öğrenme sürecine “Evet, ben İngilizce öğrendim” diyebiliyor musunuz? Hayır.
İngilizce öğrenmek istiyorsanız bir kurs veya bir öğretmen ile irtibata geçmeden önce 4. ve 5.maddeleri doldurmanız gerekmektedir. Bu neden önemli biliyor musunuz? Diyelim ki az önce vermiş olduğum gibi bir öncelik listeniz var ve siz İngilizce öğrenmek istiyorsunuz. İlk dersinizden çıktınız ve o akşam yapılması gereken bir tekrar çalışmanız var. Sadece 20 dakikalık bir şey. Ancak gündüz bir arkadaşınız aradı ve sizi akşam saat 21.00’de kafeye okey oynamaya davet etti. Listeye göre okeyi, akşam tekrar yapmaya tercih edersiniz. Ya da ders saatinizle çakışan bir gezi programınız var diyelim. O geziye gidersiniz. Neden? Çünkü önem sırasında İngilizce ile ilgili herhangi bir şeye göre arkadaş ortamı ve gezinin önceliği var. Kim bilir yıllardır isteyip isteyip de bir türlü İngilizce öğrenememenizin nedeni işte bu öncelik meselesidir? Uzun lafın kısası; “İngilizceniz” her geldiğinde sağı solu arayıp derslere başlamadan önce hayatındaki en önemli ilk 5 şey içerisinde İngilizceyi koyup koyamayacağınızı gözden geçirin. Yoksa hem paranızı, hem zamanınızı hem de öz güveninizi kaybedersiniz.