Bir hastane düşünün. Acil servis biriminde, her an beklenmeyen bir olay için hazırlık vardır. Ambulans gelir, doktorlar ve sağlık personeli tam bir senkronizasyon içinde çalışır. Çünkü hastaneler, “acil” durumlarla başa çıkmak üzere yapılandırılmıştır. Ancak bir şirketin operasyonlarında “acil durum” bir standart haline gelmişse, bu ciddi bir sorun göstergesidir.
Eğer bir şirkette sürekli olarak “acil yapılması gerekiyor,” “acil bitirilmesi gerekiyor”,” acil gönderilmesi gerekiyor” ya da “acil yetiştirilmesi gerekiyor” gibi ifadeler duyuluyorsa, bunun sebepleri şu şekilde sıralanabilir:
Personel eksikliği
Yeterli sayıda çalışan olmadığı için iş yükü doğru dağıtılamaz ve işler sürekli olarak birikerek acil hale gelir. Bu durum, çalışanların tükenmesine, motivasyon kaybına ve iş kalitesinin düşmesine yol açar.
Sistemin bozukluğu
Organizasyon yapısında ve iş süreçlerinde bir uyumsuzluk vardır. Belki de planlama zayıftır ya da iş süreçleri iyi tanımlanmamıştır. Bu durumda işler, son dakikaya sıkışır ve sürekli bir “kriz” atmosferi oluşur.
Kalifiye eleman yetersizliği
İşi doğru yapacak, süreci yönetecek veya doğru kararları alacak yeterlilikte çalışan bulunmuyorsa, işler aksar ve sürekli bir aciliyet durumu ortaya çıkar.
En önemlisi “İnsan Kaynakları” departmanının olmaması
En kritik sorun, şirket içinde etkin bir insan kaynakları departmanının olmamasıdır. İnsan kaynakları, personel planlaması, yetenek yönetimi, iş süreçlerinin geliştirilmesi ve organizasyonel yapıların iyileştirilmesi gibi konularda kritik bir role sahiptir. Ancak bu departman işlevsizse veya yoksa, tüm sistem çöker.
Diğer sorunlardan biri ise, İnsan kaynakları departmanının yetersiz veya yalnızca bir “personel müdürlüğü” kisvesinde var olmasıdır. İnsan kaynakları yalnızca bordro düzenleyen veya izin takip eden bir birim değildir.
İnsan kaynakları iki ana bölüme ayrılır. Ancak bu konuyu şu anda detaylandırmayacağım. Zira bu, tamamen farklı bir başlık altında ele alınıp incelenmesi gereken bir konudur. Daha sonra, uygun bir zaman ve başlık altında bu konuyu detaylı bir şekilde yazmaya çalışacağım.
Sonuç olarak;
Acil durum alarmı, bir şirkette yalnızca yangın, deprem veya güvenlik gibi fiziksel tehlike anlarında olmalıdır. Sürekli iş operasyonlarında “acil” kavramının kullanılması, şirketin sağlıklı bir şekilde yönetilmediğini gösterir.
Bir iş yerinde sistematik sorunları çözmek için insan kaynaklarına ve iyi bir organizasyonel yapıya yatırım yapmak hem çalışanların refahını artırır hem de şirketin uzun vadeli başarısını garanti eder. Unutmayın, sürekli acil iş üreten bir şirket, aslında kronik bir plansızlık içinde demektir.
Profesyonellik, aceleyle değil, planlı ve düzenli bir şekilde yapılan işler ile ölçülür.